Böyle Kazanılır Ekmek Parası!...

“Güneşli bir günde

Masmavi göreceğiz Karadeniz’i

Balkaya’dan Kapuz’a kadar,

Karış karış biliriz bu şehri;

EKİ’nin çiçekli bahçeleri,

Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;

Paydos saatlerinde yollara dökülen,

Soluk benizli insanlarıyla.

Siyah akar Zonguldak’ın deresi

Yüz karası değil, kömür karası

Böyle kazanılır ekmek parası…”

Türk şiirinin usta kalemi Orhan Veli, memleketimi böyle anlatmıştı… Nasıl yakıcı, nasıl sarsıcı bir şiirdir!.. Ama asıl sarsıcı olanı bu kaderi yaşayanlardı. Yalnızca Zonguldak’ın dereleri değildi siyah akan, insanların gözyaşı da siyah akıyordu. Değiştiremedikleri, değiştiremeyeceklerini düşündükleri kara yazılarının dışa vurumu işte böyle bir şeydi. Her sabah evden vedalaşır gibi ayrılmak öyle ağır gelirdi ki madende çalışanlara; kim bilir belki de daha çocukları uyanmadan kapıdan çıkmayı bu yüzden tercih ediyorlardı…

İnsan günde kaç kez ölümü düşünür? İnsan her sabah ölümün peşinden gider mi? Bu meydan okumaya, bu direnmeye, ama aynı zamanda bu teslim oluşa “ekmek parası” diyorlardı.

Ekmek Parası!

Benim çocukluğumda ekmek parası böyle kazanılırdı. Ölümü göze alış olduğuna göre çok kıymetli bir şey olmalıydı diye düşünürdüm, ekmek parasını…

Hayata erken atılanların dilinde başka türlü söyleniyor bu sözcük. Çocuktum, ayakkabı boyadığım zamanlar. Daha boya sandığının altında zorlandığım yaşlardaydım. Ama hayatın yükünden daha ağır değildi taşıdığım, ya da parasızlıktan, çaresizlikten daha fazla acıtmıyordu canımı. “Boyayalım, parlatalım mı abiler?” diye yanaşıyordum insanlara. İnsan insanın yüzüne bakar, ben ayaklarına bakıyordum, bana iş çıkar mı diye… Ondan sonra bir tanışma, bir sohbet başlıyordu, boya sırasında… Bir yandan işimi özenle yapmaya, alacağım kuruşları hak etmeye çalışıyordum, bir yandan da abilerin, amcaların sorularına cevaplar veriyordum:

– Kaç yaşındasın sen?

– 9 yaşındayım amca

– Okula gidiyor musun peki?

– Gidiyorum.

– Neden boyacılık yapıyorsun öyleyse?

– Ekmek parası…

Tam olarak değildi tabii ki. Ekmek parasının gerçek anlamda ne olduğunu 13-14 yaşlarında apar topar toplanıp şehri terk ettiğimizde, İstanbul’a gelirken bile anlamamıştım. Biz kimden kaçıyorduk, neden kaçıyorduk, evimizi, komşularımızı, arkadaşlarımızı, mazimizi neden bırakıyorduk anlamsız geliyordu her şey… Ben bir şey bilmiyordum, babam biliyordu.

Umudunu yeni bir hayata, yeni bir başlangıca taşımak isteyen babam biliyordu en iyi ekmek parasının ne olduğunu… Çünkü derler ki: “Kadını tüketen yürek yarası, erkeği tüketen ekmek parasıdır.”

Hayatta erken olgunlaştığımı düşünürüm zaman zaman. Erken hayata atılanlar erken olgunlaşıyor. Öldürmeyen acı güçlendiriyor, düşe kalka yürümesini de öğreniyor insan. Aklına yüreğini, yeteneklerine şansını da ekleyince yürüyüş bir maraton koşusuna dönüşüyor, ardınıza bakmadan nefesinizin yettiği sürece koşuyorsunuz.

Ne için? Eve ekmek parası yetiştirmek için.

Belki de bu yüzden ekmek çok kıymetli. Belki bu sebeple ekmek kutsal. Alınterine bulandığı, bedelleri ödendiği, her lokmasında bir mücadele olduğu için…

O yüzden gençlere bu konuda bir çift sözüm var, bir büyükleri olarak… Hani derler ya “ekmek aslanın ağzında” diye… Artık o ekmek aslanın midesine indi. Onu oradan almanız gerekiyor. Üstelik o ekmeğin çok sayıda talibi var. Ekmek kavgası diye bir büyük yarışın içine giriyorsunuz.

Bütün mesele onurunuz ve namusunuzdan ödün vermeden o ekmeği alabilmek. Aklınızı, bilginizi, deneyimlerinizi büyüterek; işinizi hayatınızın odağına alarak, rekabet dünyasında öne geçmeye çalışarak, ötekilerden daha iyi olarak, yarışacak kimse bulamazsanız kendinizle yarışarak, gelişmelere açık olarak, söylenenlere kulak vererek, kendinize güvenerek, sağlam, dürüst, tutarlı ve sürekli bir başarıyı kovalayarak işyerinizin vaz geçilmezi olmalısınız.

Ateşi bulan, vahşi hayvanları evcilleştiren, atomu parçalayan, uygarlığı bilgi çağına taşıyan insan aklı için bu da zor olmamalı diye düşünüyorum.

Başarılar sizinle olsun.

Saygılarımla.

Nejat Gümüş

12 Ağustos 2014, İstanbul

Kiltaş 'ın online kataloğunu incelemek ister misiniz ?

KİLTAŞ REFRAKTER MALZEME SAN. A.Ş.

Tel : 444 3 012 Tel : +90 212 332 30 20 Fax : +90 212 332 08 15
Fevzipaşa Mahallesi Yürek Sokak No:10 Değirmenköy/Silivri/İSTANBUL

KİLTAŞ Refrakter Malzeme San. A.Ş. 
Copyright 2020 Her Hakkı Saklıdır.