Yaz biter; deniz, güneş, Ege, Akdeniz, yazlık, parmak arası terlik, mayo, yaz aşkları, eğlence, dinlenme tatil biter, Eylül gelir.
Ağustos biter, Eylül gelir.
Bazıları yaz bittiği için, dolayısıyla da Eylül geldiği için mutsuzdur, biraz da hüzünlüdür. Tıpkı sonbaharın gelişi gibi… Zannederler ki, Eylül neşeye, eğlenceye, enerjiye, güzelliğe bir nokta koyar.
Oysa bilmezler ki, noktadan sonra yeni bir cümle başlar. Yeni planlar, yeni hayaller, yeni başlangıçlar vardır. Her Eylül ile yeni bir yıla umutlu bir başlangıç yapılır. Üstelik dinlenmiş, enerji toplanmış, moral depolanmış, en zinde ve konsantre bir halde… Yok yok, yanlış duymadınız, yılın başlangıcı Eylül’dür aslında. İnanmazsanız televizyonlara bakın. Yeni yayın dönemi Eylül’le başlar. Yılın en iddialı dizileri, en sansasyonel programları bu ayda seyirci karşısına çıkar. Futbola bakın mesela, ligler, Avrupa liglerinin başlangıcı bu aydır. Eylül sezon başlangıcıdır her alanda. Yani başlangıçtır.
Demek ki, yaza nokta konur ama ardından Eylül ile yeni bir başlangıç yapılır. İş dünyası, eğitim dünyasında da durum budur. Okullar açılır. Yazla birlikte durgunlaşan ekonomik hayat, Eylül’le birlikte canlanmaya başlar. Gelecek yaza kadar çok çalışılmalıdır, çok iyi projeler hazırlanmalıdır, çok kazanılmalıdır ki, gönül rahatlığı ve gelir bolluğuyla tatile çıkılabilsin.
Eylül, aslında hüzün değil, umut ayıdır. Bitiş değil, başlangıçtır bir bakıma. İşte onun içindir ki, aşk şarkılarının unutulmaz şarkıcısı, kadife sesli Alpay, “Eylül’de Gel” demiştir.
“Eylül’de gel Eylül’de, okul yoluna
Konuşmadan yürüyelim, gireyim koluna
Görenler dönmüş, hem de mutlu diyecekler
Ağaçlar başımıza konfeti gibi yaprak dökecekler.”
Bu şarkıyı ne zaman dinlesem, pişmanlıklarım aklıma gelir. Söyleyemediklerim, kırdıklarım, yarım kalanlar, eksik bırakılanlar… Sonra, pişmanlıkları ve eksiklikleri tamamlama umudunu yaşamaya başlarım. Çünkü şarkı aslında biraz hüzünlü ama daha çok umutludur. Ben de hayatta umudumu hiç yitirmem. Hala kurtarılacak bir şeyler, düzeltilecek işler, özür dilenecek kişiler, gönlü alınacak çocuklar vardır. Hala yetişilecek yerler, kazanılacak ihaleler, tamamlanacak sözler olmalıdır. Umut varsa yapacak işler; yapacak işler varsa yaşam enerjisi, gençlik vardır.
Eh, bunlar için Eylül’den daha iyi bir tarih var mıdır?..
Koca yaz boyunca stresi ve yorgunluğu atmışızdır, başımızda güneş, ayaklarımızın altında su varken ve hem bedeni, hem ruhu dinlendirirken düşünmeye de bolca vakit oluyor tabii. Düşündükçe de insan kendini eleştirebiliyor, olaylara başka bir gözle bakabiliyor, kızgınlıklar unutuluyor, sitemler yeni düşünce modelleriyle eritiliyor ve hayata, kendine ve başkalarına yeni bir şans verme düşüncesi yeşeriyor.
Hesapta bir pişmanlık itirafında bulunacağım, bir özür dileyeceğim; bin dereden su getirdim, bakar mısınız!.. Ne zormuş insanın kendisiyle hesaplaşması!.. Galiba bize bir şeyler yanlış öğretildi. Ego ve kibir duvarlarını yıktığımızda galiba daha adaletli ve vicdanlı olacağız. Hep başkalarını suçlamak, yanlış insanlar, şanssızlık gibi kendimizden yana bahanelere sığınmaktan vaz geçeceğiz. Kendimizi kurtarırsak, hayatımızı da kurtaracağız bir bakıma.
Aramızda bir yanlış anlama olduysa, bilerek ya da bilmeyerek bir hata yaptıysam, kalbinizi ve umutlarınızı kırdıysam, hakkınız kalmışsa bende, puzzle’ın parçaları tamamlanmamışsa…
Bilerek ya da bilmeyerek bana bir hata yapanlar, kalbimi kıranlar, hakkım kalanlar, özür dileyecekler, bir açıklama borcu olanlar, sorun yaşadıklarımız…
Gelin, daha yaz ertesi sıcakları gitmeden, güneş bizi tümüyle terk etmeden aramızdaki buzları eritmenin tam zamanı!
Arınmanın, yenilenmenin en güzel mevsimidir bu!
Yaz döneminde sınavlarını başarıyla veremeyenler için son bir şanstır Eylül. Bütünlemeyi de veremezsek, bütünüyle kaybetmiş olacağız.
Sonra aynı şeyleri bir daha yaşayacağız.
Bir daha… Bir daha… Bir daha…
Ve ders almadan, “nerde hata yaptım” demeden, ve sorunu bilmeden. Farklı insanlarla da olsa aynı hataları, aynı açmazları yaşayacağız. Takılıp kalacağız aynı yerlerde, bozuk bir plak gibi.
O yüzden… Üstümüzdeki yüklerden kurtulmak için… Kafamızı rahatlatmak, vicdanımızı hafifletmek için… Yeni sezona akıl ve beden sağlığını geliştirmiş olarak girmek için… “Hayat bu, yarına çıkamamak da var” diyerekten… Kul hakkıyla gitmemek için, diyorum ki: “Eylül’de gel!”
Kendinizle, insanlarla ve yaşadıklarınızla yüzleşme sınavında başarılar dilerim.
Saygılarımla.
Nejat Gümüş
5 Eylül 2014, İstanbul