Bitmez Tükenmez Geceler...

Geceler yalnızların üstüne kabus gibi çökermiş. Yalnızca yalnızların mı? Çabuk büyümüşlerin, çocukluğu eksik kalmışların. Babası eksik sevmiş, annesi eksik yaşamışların. Oyuncaklarını doya doya oynayamamışların. Bayramlık elbiselerini doya doya giyememişlerin. Eksik sevilmişlerin, yanlış sevmişlerin. Aldatılmışların, ihanete uğramışların, ölüsü çok olanların.

Çünkü bazı geceler zaman, duracak kadar yavaşlar… Böyle anlarda insan, kendine hatırlayıp kederleneceği bir anı seçer istemeden… Binlerce kötü anı içinden en çok canını yakanı bulup çıkartır, bilinç ve öncesinin arafındaki çöplükten… Bazı geceler zaman, akmayı unutur. Canını ısırmak ister insan geçemeyen saatler boyunca… Belleği, yıllarca şımartıldıktan sonra terk edilen, artık sokak köpeği olmayı beceremeyen, ama gidecek bir evi de olmayan zavallı bir kaniş acınasılığıyla oradan oraya atlayıp durur. Bazı geceler zaman, bir yerlerde takılıp kalır. Bazı şarkılar sadece böyle zamanda dinleyelim diye vardır. “Geceler yârim oldu, anam anam garibim / Ağlamak kârım oldu, anam anam garibim”, ”Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım / Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım”, “Çok geceler bekledim / belki gelirsin diye”, “Gözlerin doğuyor gecelerime”, “Dün gece mehtaba dalıp hep seni andım”, “Mehtaplı gecelerde hep seni andım / Belki gelirsin diye boş yere yandım” ile başlar, uzar gider…

Bazı duygular ancak böyle zamanlarda anlaşılabilir. “Kararmış tahta masamızda bir şişe şarap, Gecelerden bir gece bezginiz / Üstelik adam akıllı sarhoşuz”, “Geceleyin bir ses böler uykumu / İçim ürpermeyle dolar, nerdesin”… Bazı hikayelere sadece ve sadece böyle zamanlarda katlanılabilir. Bazı geceler, biri bir şiir okur, zaman buradan bir bıçak kadar sert, soğuk ve şeffaftır. Görünmez bir el onu ruhumuzun en hassas noktasına batırır…

Her gece sen girersin rüyalarıma
Her gece sen…
Paramparça olur uykularım
Karanlığın en koyulaştığı yerde
Kapının çalındığını duyarım
Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme
Sen yoksun…
Kilitlenir dudaklarım
Gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni
Sen yoksun…
Yalnızlığımı kadehlere doldurup
Tek başıma içmeliyim bu gece
Kırmalıyım kitapları
Evleri ateşe vermeliyim
Sen yoksun…
Zaman gitgide uzar
Altmış saniye bir dakika
Altmış dakika bir saat
Ve sabahın olmasına daha beş saat var
Beklemek bir çeşit ölmektir
Sen yoksun…
Bu bana her gece binlerce ölüm demektir.

Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor
Bu yolların bir yerde ayrılması,
Uzayan kilometreler…
O sefil, anlayışsız bakışları insanların
Dünya, o eski dünya değil
Tanrı’ysa çoktan unuttu bizi
Şu uçsuz bucaksız evrende
Ne derdimizi dinleyen,
Ne de bir anlayan var sevgimizi.

Ben her gece,
Gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş,
Seni düşünüyorum.
Ve sen o saatlerde,
Benim görmediğim rüyaları görüyorsun.
Bir böcek giriyor kafatasıma…
Her gece sen,
Bir cinnet gibi,
Kanıma yürüyorsun…

Kendisiyle hesaplaşması bitmemişlerin, umudunu yitirmemişlerin gecesi zifiri karanlık olurmuş… Yarası kabuk bağlamamışların, hala döner diye bekleyenlerin… Susanların, kağıda içini kusanların, içini iki kadehe akıtanların, boğazındaki düğümü çıkarmaya çalışanların uzun olurmuş gecesi.

Hatta derler ki, bırf birisi “iyi geceler” demediği için iyi geçmeyen geceler vardır…

İyi geceler.

Nejat Gümüş

1 Ağustos 2015, İstanbul

Kiltaş 'ın online kataloğunu incelemek ister misiniz ?

KİLTAŞ REFRAKTER MALZEME SAN. A.Ş.

Tel : 444 3 012 Tel : +90 212 332 30 20 Fax : +90 212 332 08 15
Fevzipaşa Mahallesi Yürek Sokak No:10 Değirmenköy/Silivri/İSTANBUL

KİLTAŞ Refrakter Malzeme San. A.Ş. 
Copyright 2020 Her Hakkı Saklıdır.