Hem Çocuğum, Hem Babayım Kundağa düştüğüm andan itibaren üzerimde bir gölge olduğunu ve bu gölgenin yaşadığı sürece, yaşadığım sürece beni koruyacağını hissetmiş bir bebeğim.Düşerken “Anne!” diye bağırsam da, düşmeme neden olan adımlarımı atarken babasına güvenmiş; düştüğümde onun kaldıracağına inanmış bir çocuğum.En çok annemi sevsem de, en çok babama güvendiğim; asla yıkılmaz, asla yenilmez, asla yanlış […]
Atları Da Vururlar!… Babamın bir atı vardı… Yarış atı. Urfalı’ydı adı. Bizim olmadan önce de adı böyleymiş, biz de Urfalı olarak kabul ettik.Çocukluğumun memleketi Zonguldak’tayız o yıllar… Urfalı mahalli yarışlara katılıyor, ben de babamın heyecanının onlarca katı bir heyecanla bu yarışları takip ediyordum. Her yarışta, her yarış kazanış ya da kaybedişte benim atlara, at yarışlarına […]
Aldım Verdim,Ben Seni Yendim! Sevgililer Günü yaklaşıyor ve sevgililer birbirlerine hediye alma telaşındalar şimdiden. Her yıl tekrarlanan bu seromoni gitgide kasmaya başlıyor. Bu sefer ne alsam?.. Hele de sıra dışı duyguları sıradan hediyelerle tartmak istemeyenler için gerçek bir kafa yoğunluğu…Bizim zamanımızda sevgililer günü yoktu ama özel günlerde alınan verilen hediyeler belliydi. Kitap ya da plak. […]
En Büyük Hediye,Mutlu Bir Yaşamdır,Yeğen!… 2013 yılını da geride bırakıyoruz. Yeni yıldan hepimizin kişisel ya da ortak beklentileri var. Kimimiz iş, kimimiz para, kimimiz sağlık, kimimiz ise sadece küçük bir huzur istiyoruz. Neyi önemsiyorsak, neyi en çok istiyorsak. Ya da neye ihtiyacımız varsa!..Geride bıraktığımız yıl kimilerimiz için yeni başlangıçlara, yeni mutluluklara, yeni kararlara fırsat tanıdı; […]
Neler Oluyor Hayatta! Şaşırdığımız, şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz zamanda ağzımız bir karış açık olarak söylediğimiz bir sözdür: “Neler oluyor!”Şöyle bir hayatımıza dönüp baksak, oradan da çıkıp şöyle dünyada neler oluyor bir hatırlamaya çalışsak, ne çok şeye alışmışız, ne çok şeyi dünyanın sonu gibi algılayıp da hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmişiz, bir hatırlamaya çalışsak… En çok […]
Kızım Seni Ali`ye Vereyim Mi? Derler ki, bir kız çocuğunun hayatını üç erkek yönetir: Çocukluğunda babası, evlendiğinde kocası, çocuğu olduktan sonra oğlu… Hatta bunlara erkek kardeşini de ekleyebilirsiniz. Onlar belirler kızın yolunu, onlar yön verir kızın hayatına, onlar kötülüklerden, tuzaklardan engeller. Onlar koyar yasakları. Kız adına tüm kararları onlar verir. Bütün görevleri yerine getirirken de […]
Bir Filme Tutulmak,Bir Yıldıza Tutunmak… Biz çok şanslı kuşaktık… Tek eğlencemiz, tek merakımız sinemaydı.Sinemalarımız vardı bizim. Hem de her semtte… Kışlık sinemalarımız vardı bizim, bir de yazlık sinemalarımız… Televizyonlar yoktu. Kumanda aletleri, onlarca kanal yoktu. Sinema kuyruklarında heyecanla bilet almayı beklerdik. Çamlıca Gazozlarımızı alır, çekirdek paketlerimizi ellerimizde sıkı sıkıya tutar içeri girerdik. Bir de bakardık […]
Yazı Mı Tura Mı? Fabrika’daki işler geç bitmişti. Saat en erken dokuz olmalıydı. Akşam… Çıktım, eve gitmek için arabama bindim. Topkapı taraflarında tam kırmızı ışıkta durdum ki, bir el arabamın kapısını açtı, enseme bir silah doğrulttu. Ve aynı anda iki kişi daha geldi, arama bindiler. .. Araba kapılarının otomatik kilit sistemlerine sahip olmadığı zamanlardı o […]
O Kadar Da Önemli Değildir Bırakıp Gitmeler (arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer…) Kurban Bayramı… Küçük bir tatil… Datça… Can Yücel’in mezarı…Nereden nereye!.. Deniz, güneş, Allah’ın cömertliğini sonuna kadar kullandığı doğal güzellikler varken, adım başı mutlu insan yüzleriyle karşılaşırken insan Datça gibi muhteşem bir yerde yüzünü ne diye bir mezara dönsün ki!..Oysa bayramlar hüzün […]
Yine Hazan Mevsimi Geldi… Ekim ayı… İşten eve dönüyorum. Ağaçların yorgun yapraklarını terk etmeye hazırlandığını fark ediyorum. Arabada eski bir alaturka şarkı… Şekip Ayhan Özışık’ın unutulmaz bestesi ruhuma dokunuyor:“Yine hazan mevsimi geldi / Yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek / Yine deli gönlüm, yine bu mevsimde / Hicranını yalnız başına çekecek. Geleceksin belki de / […]
Pişman Olur Da Bir Gün… Gençliğimin unutulmaz şarkısı binbir anıyla kulaklarıma çarpıyor; bizim dönemimizin plak kraliçesi Neşe Karaböcek, çığlık çığlığa,“Pişman olur da bir gün, dönersen bana geri / Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri” diyor, benim de aklıma bin bir pişmanlıklarım geliyor…Dünyanın gelmiş-geçmiş en popüler mesleği pişmanlıkmış!İnsan bir günde kaç kez karar verir?.. İnsan ömrü […]
Kadınlar mı daha şeytan, şeytan mı daha şeytan? Adamın biri işten eve gelmiş; bir bakmış ki karısı başka bir adamla beraber… Hemen tabancasını almış ve, “Madem karımı istiyorsun, onu benden erkek gibi almalısın. Seni düelloya davet ediyorum” demiş… Öteki adam bunu kabul etmiş ama tam düelloya başlayacaklar, birinin aklına bir plan gelmiş. Diğerinin kulağına eğilip […]
Tatilde tatil yapılır! Çocukluğumuzda tatil sözcüğü bizim için okulların eğitime ara vermesi demekti. Okulun, derslerin olmayışını saatler süren oyunlarla kutlardık. Sonra, kendilerini çocukların hayatına göre programlayan anne ve babalarımız, okullar tatil oldu diye, aile programları yapardı. Yazlığı olanlar yazlığa, köyü olanlar köye giderdi. Parası olmayanlar da çalışıp para kazanmaları gereken bir sürece girerdi. Biz sanırım […]
Hayat Her Zaman Fragman Değildir… İnsanlar hayal kurmaya İstanbul ile başladılar bir anlamda… İstanbul onlar için hayallerin şehriydi ve hayal gibi bir hayat vaat ediyordu.Çünkü Türk insanı önce sinemayı keşfetti, sonra İstanbul’u…60’lı yıllar… Menderes’li zamanlar… Köyden kente göçün yaşandığı, Türkiye’nin gerçek anlamda ilk sosyolojik travmayı hissettiği yıllardı… Kentleşme olgusunun bir ekonomik boyutu vardı, bir de […]
Ne de olsa kışın sonu bahardır!.. “Bir gülün yaprağı dikendir hardırBülbül har elinde ah ile zardırNe de olsa kışın sonu bahardırBu da gelir bu da geçer ağlama.” Ne güzel hatırlatır Aşık Daimi bu ölümsüz türküsünde bize hayatın sırrını. Her şey gibi bu da gelir, geçer.
SAHİ, BİZ KİMDEN KAÇIYORDUK ANNE?.. 13-14 yaşındaydım henüz… Olanı biteni anlamak, hayatı çözmek için küçüktüm daha… Bildiğim tek şey alelacele toplanan eşyalar, kırık tahta bavullar ile başlayan sürgün hayatımızdı… Zonguldak’ı terk ediyorduk. Aslında gitmek ile kaçmak arasındaki farkı o an anlamıştım. Biz bir yere gitmiyorduk, biz bir yeri terk ediyorduk; bulunduğumuz yerden kaçıyorduk.“Biz kimden kaçıyoruz […]
KURŞUN ATA ATA BİTER… Hangimiz için hayat zor değil ki? Hangimizin payına acı, hayal kırıklığı, yenilmişlik, çaresizlik, kimsesizlik, yalnızlık, şanssızlık, kaza, bela düşmüyor ki?Hangimiz iki elimiz olduğu halde, işe dört elle sarılmaktan başka bir çare görüyoruz ki? Hangimizin “imdat” dediğimizde yetişecek kimsesi var ki?Hangimiz sırtımızdan vurulmadık ki? En olmadık zamanda, en ummadığımız kişiler tarafından ihanete […]
ATEŞE DAYANIKLI ÖĞÜTLER!.. İşiniz namusunuzdur!Hayat ekonomik ilişkiler üzerine inşa edilmiş ve dışarıda kocaman bir nüfus, yüz binlerce işsiz ve iş arayan insan var. Varlığınızı sürdürebilmeniz, istediğiniz hayatı kurabilmeniz, planlarınızı ve hayallerinizi gerçekleştirebilmeniz için para kazanmaya ihtiyacınız var. Namuslu insanlar için para kazanmanın tek yolu da çalışmaktır. Yarın sabaha milyoner olarak kalkmak ancak piyango, loto gibi […]
BABALAR VE EVLATLARI… Babalar Günü, tıpkı Anneler Günü gibi yılda bir kez de olsa hatırlamak, sevgimizi bir nebze de olsa hissettirebilmek anlamını taşıyor.Babalar Gününde çaktırmadan hediye bekliyoruz, büyüğüne küçüğüne bakmadan. Aslında bir anlamda 23 Nisan gibi oluyor. Hani o gün çocuklar bir günlüğüne Başbakan, Belediye Başkanı, Vali olur ya, öyle bir şey işte. O gün […]
Bahçeye Biber Ektim… Çocukken kötü bir şey söylediğimizde büyüklerimiz, “Hımmm, sus bakayım!.. Ağzına biber sürerim” derdi. Şimdi büyüdük ama pek bir şey değişmemiş. Gene büyüklerimiz “Hımm, sus bakıyım!.. Yüzüne, gözüne biber gazı sıkarım” diyor… Ne acı!…Her şey Gezi Parkına yapılacağı söylenen AVM için parktaki ağaçların kesileceği haberi ile başladı…Sonrası malum… Polisin orantısız güç kullanımı, konuya […]
Ankara’nın Bağları, Büklüm Büklüm Yolları… Ankara’ya gidiyorum, bir kez daha… Hani derler ya herkesin yolu Ankara’ya mutlaka düşer diye… Kiminin tayin işi vardır, bakanlıklarda; kiminin bürokratik işlemleri; kiminin sınavı… Çünkü Ankara “devlet”tir, devlet şehri, başkenttir. Şu koskoca ömrün içine farklı zamanlarda farklı gerekçelerle öyle çok Ankara seyahati sığdırmışızdır ki, sayısını ben bile unuttum.İstanbul’dan kalkıp Ankara’ya […]
Laf Ola, Beri Gele!.. Atasözleri, hayatımıza ışık tutan, yol gösteren çok değerli kılavuzlardır. Çünkü onların arkasında bir değil, onlarca hayat, binlerce deneyim vardır. Büyük tecrübelerden, yaşanmışlıklardan süzülüp gelmiş damıtılmış söz sanatının en değerli incileridir. Kimbilir hangi hayatların hangi pişmanlıklarını, “keşke”lerini, “iyi ki”lerini barındırıyorlardır…Ne zaman kafamız karışsa, atasözleri devreye girer. Biz hatırlamayız da en yakınımızdakiler hatırlatır […]
Anneler Günü, Annesizler Günü!.. Her şeyi anlatabildiğinizde bir şeyleri anlatmak daha zor gelir. Çünkü bazı şeyler sizin için ötekilerle eşit uzaklıkta değildir.Bilmediğiniz bir şeyi anlatmaktan daha zoru vardır: çok sevdiğinizi anlatmak! Çünkü kelimelerin en süslülerini, en ironiklerini, en esneklerini, en koyu olanlarını da bulsanız anlatmak istediklerin karşısında kifayetsiz kalırlar.Hele bir tanesi var ki, isterseniz dokuz […]
HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI “Hastane önünde incir ağacı, annem ağacıDoktor bulamadı bana ilacı, annem ilacıBaştabip geliyor zehirden acı, annem acıGarip kaldım yüreğime dert oldu, annem dert olduEllerin vatanı bana yurt oldu, annem yurt oldu.” Yanık bir Yozgat türküsüdür bu… Garipliği, yalnızlığı, çaresizliği öyle derin, öyle etkili anlatır ki…Türkünün hikayesine göre, genç bir erkek askerde verem […]
ÇOCUĞUNA “BÜYÜK” OLMAYI ÖĞRET!.. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı milletçe bir kez daha coşkuyla kutladık.Biz bu bayrama kısaca Çocuk Bayramı diyoruz, Atamızın çocuklara armağanı olan ve tüm dünyada çocuklara adanmış tek bayram olması 23 Nisan’ı özel yapıyor. Oysa bu günün tarihsel önemi, Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve bir ulusun yeniden küllerinden doğmasına vesile olan […]
YALNIZLIK ALLAH’A MAHSUSTUR… “Çağımızın en büyük hastalığı obezite” diyor bilim adamları. Ben ise bir adım daha öteye geçiyorum ve diyorum ki: “Çağımızın en büyük hastalığı yalnızlıktır.”Yalnızlık bir anlamda özgürlük gibi de algılanıyor. Canının istemediği insanlara katlanmamak, canın çektiği gibi ve kendi dünyanda olmak.Tamam, hepimizin zaman zaman yalnız kalmak istediği, yalnızlığa ihtiyaç duyduğu anlar vardır. Kendi […]
YARIM ELMA, GÖNÜL ALMA!.. Bugünlerde herkes Kiltaş’ın elma figürlü masa üstü promosyonunu konuşuyor. “Yarım Elma, Gönül Alma” niyetiyle dostlarımıza hediye ettiğimiz bu küçük promosyon farklı tasarımıyla dikkat çekti. “Böyle bir proje nerden aklına geldi?” diye soran dostlar da var…Newton gibi, yorulmuş, bir ağacın gölgesinde uyuyakalmıştım ve ağaçtan başıma düşen kocaman, kıpkırmızı bir elma aklımı başıma […]
YAŞAM USTALARINA SAYGILARIMLA… Picasso, ünlü bir restoranda yemek yerken, restoran sahibi yanına gelip kendisinden hatıra olarak peçeteye bir şeyler çizmesini ister. Picasso peçeteye çabucak bir resim yapar ve adama “Buyrun, borcunuz 80 Frank” der. Adam “Aman Bay Picasso! 2 dakikada çizdiğiniz şey nasıl 80 Frank eder?” “Hayır bayım” der, Picasso. “2 dakika değil. 40 yıl […]
Önemli olan………… Hani özellikle biz anne-babaların, çocuklarının geleceğine, geleceğini kuracak olan mesleğine ilişkin kaygıları vardır ya… Bu kaygılar büyüdükçe, davranış biçimimiz onlar adına karar vermek, onların kararlarını yönlendirmek boyutuna varıyor.Hepimiz çocuğumuzun doktor, mühendis ya da buna benzer bir meslek sahibi olmasını istiyoruz. Oysa ki, herkes doktor, mühendis olsa, diğer işler ne olacak? Bir ülke, hatta […]
Beşiktaş’ım sen çok yaşa!.. Her erkek çocuğunun yürümeye başladığı ve koştuğu zamanlardan başlayarak hayatına mutlaka bir futbol topu girer… Kız çocuklar için bebek ne anlama geliyorsa, erkek çocuklar için de futbol o kadar anlam bulur…Futbol oynayan/oynamayan herkesin de tuttuğu bir takım vardır. İster sempatizanı olsun, ister fanatik bir taraftarı, mutlaka bir takımı vardır. İnsanlar başarıyı […]
Yaşamak zor zenaat!.. “Hayat ne fazla gülmek, ne de yasa girmektir / Geleneği çiğnemek, talihi devirmektir / Dünyayı parmağının ucunda çevirmektir / Yaşamak yatağından seller gibi taşmaktır.İnsan ki gelir geçer, dünyada nefes gibi / Ne büyük ızdıraptır yaşamak herkes gibi / Yükseksen tatlı bir ses, olamaz bu ses gibi / Yaşamak kartal gibi göklerde dolaşmaktır.Yaradan […]
Ateşle Oynuyoruz!.. Kiltaş, biliyorsunuz refrakter üretiyor. Refrakter de ateşe dayanıklı malzeme demek…Yine Kiltaş’ın www.kiltas.com.tr web sitesine girdiğinizde hemen karşınıza “Ateşe Giden Yol” ibaresini görürsünüz. Yani anlayacağınız işimiz “ateşle oynamak”… Hani büyüklerimizin, bir bilinmez maceraya atıldığımızda, boyumuzu aşan bir işe girdiğimizde ya da tehlikeli birine yanaştığımızda, bizi korumak için yaptıkları uyarıda dedikleri “Dikkat et, ateşle oynuyorsun” […]
Hayatta koşuştururken arkada bıraktıklarımız Şimdi çocukluğumun geçtiği o şirin kasabada, o sessizlikte, o evlerin arasında bisiklete binmek ne kadar da güzel olurdu. Metropol telaşından ve dertlerden uzakta bir an için özgürleşme, doğanın huzur veren rahatlatıcı kokusunu hissetme… Ne güzel olurdu o eski çocukluğumuzu bulmak…Neden mutlulukları hep geçmişte buluruz? Ve neden hep geçtiği zaman fark ederiz […]
2012’nin Ardından… Bir yılı daha uğurluyoruz. Acısıyla, tatlısıyla, dört mevsimi, gecesi ve gündüzüyle dolu dolu bir 365 günü daha maziye bıraktık.Ve şimdi herkes bu günlerde bir yandan yeni yıla ilişkin umut, beklenti, hayaller ve planlarını paylaşırken, bir yandan da geride kalan yılın muhasebesini yapıyor.2012 yılı nasıl geçti?..Kazandıklarımız, kaybettiklerimiz…İş dünyasının ve ekonomik ilişkilerin hayatın her alanına […]
Vazgeçmeyi bilmek!.. Kimse sizi itip çekmeden, ne yapmanız gerektiğini söylemeden ve tek başına kendi yolunuzda yürüdünüz mü hiç?.. Tam da olmasını istediğiniz gibi… Birilerinin hayatının bir yerlerindeki boşlukları doldurma zorunluluğu olmadan… Birilerinin geçmiş ideallerine, gelecek beklentilerine destek verme yükümlülüğü taşımadan… Birilerinin sizi çok beğenmesini sağlamaya çalışmadan… Atacağınız her adımda, “acaba doğru mu yanlış mı” diye […]
Sahi, sevgi neydi?.. Her şeyi kendi içinde görmek ve kendini her şeyde görmenin adıymış sevgi… Sonsuzlukmuş, bencil olmamakmış…Kayıtsız, şartsız ona güvenmekmiş bir de… Nedensizce ve delicesine özlemekmiş, onun yokluğunda… İliklerine kadar duymak, tırnaklarına kadar hissetmekmiş sevgi…Hayatın anlamı diyorlar ona; yalnız insanların değil, tüm canlıların yaşama sebebiymiş… Öyle bir etkisi varmış ki sevginin, “sen ordan bir […]
İyi ki, “keşke”lerim var!.. “Keşke, annemin sözünü dinleseydim de sokağa çıkmasaydım”, “Keşke, en son konuya çalışsaydım”, “Keşke, topa ayağımın içiyle vursaydım”, “Keşke sinirliyken o sözleri söylemeseydim”, “Keşke, onu değil, ötekini işe alsaydım”, “Keşke, gitmesine izin vermeseydim”, “Keşke bu mesleği seçmeseydim”, “Keşke o imzayı atmasaydım”, “Keşke, başka türlü olsaydı”… Ve daha bunun gibi milyonlarca ağızda, on […]
Bayramdaaan Bayrama!.. Meşhur fıkradır, Bektaşiye sormuşlar: “Namaz kılar mısın?” Bektaşi hızlı hızlı cevap vermiş: “Bayramdan Bayrama, Bayramdan Bayrama”“İçki içer misin?” demişler bu kez… Bektaşi ağır ağır cevap vermiş: “Akşamdaaaan akşama, akşamdaaaaaan akşama.”……………………………………………………………..Şimdi bayram olduğu için, konumuz akşamdan akşama yapılanlar değil tabii. Bayramdan bayrama neler oluyor, onu bir irdeleyelim bakalım…Kurban kesmek, fakirlerin evine ve sofrasına kurban […]
Siyah – Beyaz Hayatlar, Gri Hayaller… Bizim çocukluğumuzda siyah-beyaz filmler oynardı televizyonda. Çünkü televizyonumuz da siyah-beyazdı. Filmlerdeki karakterler de ya siyahtı, ya beyaz. İyilik ve kötülük öyle belirgindi ki, hemen iyilerin safında yer alırdık ve iyiler de bizi hiç yanıltmazdı. Hep dürüst, hep gururlu, hep namuslu, hep cömerttiler. Belgin Doruk mağrur, Türkan Şoray güzel, Hülya […]
O ses, hepimizin sesi!.. Türkü dünyasının duayeni Neşet Ertaş’ı kaybettik..“Bozkırın Tezenesi”ni, ardında bıraktığı yüzlerce türkü ve milyonlarca seveni ile uğurladık. Balyoz’dan şikeye, Ergenekon’dan Suriye’ye, futboldan dizilere onlarca konu ve sorunun arasında en çok Neşet Ertaş’ı konuşmuşsak, en çok ona üzülmüşsek haklı bir nedeni olmalı. Partilerle, ideolojilerle, etnik ayrımlarla, takımlarla, ekonomik sınıflarla ve yaşam biçimleriyle bunca […]
Sahi, sizin susma sebebiniz ne? “Konuşmak küçülür küçülürse, adı değişir susmak olurAğlamak büyür büyürse, adı değişir susmak olur.” “İnsanın suskunluğu konuşmayı öğreninceye kadardır” derler… Çünkü konuşmak bir iletişim biçimidir. Duyguları, düşünceleri ifade etmenin en zengin dilidir. Peki ya susmak?.. Susmanın ilk provası çocuklukta oynadığımız “bir, ki, üç, tıpp” oyunudur. Çünkü çocuğun denetimi yoktur, bildiğini söyler. […]
Söz!.. Sözlükte söz, “düşünceyi eksiksiz anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam laf, kavil” diye geçiyor. Ama aynı söz, bazen de “kesinlik kazanmayan haber, söylenti” yerine de kullanılıyor. “Etrafta dolaşan söze göre…” diye söz edilen şey yani… Ya da o ince sızılı türküdeki gibi: “Beyaz giyme toz olur, eller duyar söz olur”…Türkü deyince, bütün müzik parçalarının yazılı […]
Şimdiki aklım olsaydı eğer… Sanayici olmasaydım eğer, sanatçı olmak isterdim; şöyle küçük bir kumpanyada müzikli-danslı gösteriler sunarak kasaba kasaba dolaşan bir aile tiyatrosunda… Ya da Orhan Veli gibi gözlerini kapatarak İstanbul’u dinleyecek, “rakı şişesindeki balık”la dertleşecek, dünyadan ve kendinden vazgeçmiş sergüzeşt bir şair olmak isterdim… Henüz iyilerin ve kötülerin iç içe geçmediği, siyah ile beyaz […]
Sevgili Kütahyalı dostlar… Önce Kuzey Irak, oradan Sibirya, sonra İstanbul, oradan İzmir, oradan tekrar İstanbul, sonra Almanya… İstanbul, oradan Urfa, sonra Mersin, oradan Konya, oradan Ankara, ardından İstanbul. Ve şimdi de Evliya Çelebi’nin memleketi Kütahya’dayız. Evliya Çelebi gibi olduk vallahi!.. Sevgili Kütahyalı dostlar… Geçen yıl yine böyle bir İftar Yemeğinde bir araya gelmiştik. Oruçlu olmaktan […]
Her son, yeni bir başlangıçtır… “Bilmiyorum seninle sonumuz ne olacak” diyordu şarkıcı, seninle başım dertte dediği sevgilisine… Şöyle bir düşündüm de, herkes ne çok merak ediyor “son”u… Sınavın sonucunu, ihalenin sonucunu, sayısal lotonun sonucunu, yetenek sizsiniz yarışmasının sonucunu, suya düşürdüğü cep telefonunun servis sonucunu, boşanma davasının sonucunu ve sona yaklaşılan her şeyin sonucunu… Kalınca bir […]
Şu hayatta!.. Çocukken hiç bir şey bilmediğimi, gençken her şeyi bildiğimi, şimdi de hiçbir şey bilmediğimi gördüm.Yalnızca öğrenmenin değil, değişmenin de yaşının olmadığını, olgunluk denen şeyin yaşla değil; yaşanmışlıkla geldiğini gördüm.Hayatın bir bisiklet üzerinde yol almak olduğunu; hızlı olursam yol alacağımı, ama dengemi yitirmemem gerektiğini… En önemlisi de yokuşlarda, yani zor şartlarda, pedala daha fazla […]
Yol, hayatın kendisidir… Yollara çıkıyoruz zamanlı / zamansız. İşimizle ilgili çoğu kez… Buluşmak, görüşmek, tanışmak, anlamak, anlatmak için. Almak/vermek için… Böyle durumlarda yol bir araç oluyor, ulaşılacak amaç için katlanılması gereken bir süreç gibi… Bu yüzden de çoğu kez kahır gibi, yük gibi geliyor… Yoran, buran, kıran bir sefere dönüşüyor.Aslında yol iki ucunda iki anlam […]
Penceresiz kaldım anne!.. Rivayet olunur ki, bebekler doğmadan bir gün önce Allah ile konuşurlarmış. Yine dünyaya gelmeden önce huzura alınan bir bebek sormuş:-Allah’ım, dünyaya gidiyorum ama orada ne yapacağımı bilemiyorum.-Korkma, senin için yarattığım melek sana ne yapman gerektiğini öğretecek.-Ama ben dünyada konuşulan dili de bilmiyorum, nasıl anlaşacağım onlarla?-Senin için yarattığım melek öğretecek sana nasıl konuşman […]
Seslerin En Güzeli, Vicdanın Sesidir… Harika bir hava var dışarıda. Çocuklar çimenlerde oynuyor ve banklarda oturmuş yaşlılar mevsimin ilk sıcak ışınlarının tadını çıkarıyorlardı. Çiçek tarhlarında ilk çuhaçiçekleri ve menekşeler açmıştı bile, üzerlerinde atkestanelerinin pembe-beyaz büyülü şamdanları patlamaya başlamıştı. Parkın yollarında yürürken farkına bile varmadan daha derin soluk almaya başlamıştım. Birkaç çok değerli dakika boyunca hayatın […]