Pişman Olur Da Bir Gün…

Gençliğimin unutulmaz şarkısı binbir anıyla kulaklarıma çarpıyor; bizim dönemimizin plak kraliçesi Neşe Karaböcek, çığlık çığlığa,“Pişman olur da bir gün, dönersen bana geri / Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri” diyor, benim de aklıma bin bir pişmanlıklarım geliyor…
Dünyanın gelmiş-geçmiş en popüler mesleği pişmanlıkmış!
İnsan bir günde kaç kez karar verir?.. İnsan ömrü boyunca kaç önemli karar verir? İnsan kaç kararından pişmanlık duyar?..
Filozofun biri, “hayatımızı cehenneme çevirenler pişmanlıklar ile düşmanlıklardır” diyor…
Düşmanlıkları geçtik de, o ayrı bir konu; pişmanlıklar neden bu kadar çok yer eder hayatımızda? Hep en doğruyu yapmanın, pişman olmamanın imkanı var mı? Nerede hata yapıyoruz?
Aslında masumane bir bahanemiz var: “Hepimiz insanız.” Devamını da şöyle getiriyoruz: “Hatasız kul olmaz.”
Hayat bebeklikle başlıyor, çocukluk, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık diye devam ediyor. Ve insan sürekli gelişen, değişen bir canlı. Dünkü aklımızı bugün beğenmiyoruz. Bu yüzden aldığımız kararlar değişebiliyor.
İkincisi de, çoğu kez duygularımızla yaşıyoruz. Hızlı kararlar verebiliyoruz, o anki psikolojimizle bir hamle yapabiliyoruz. Bu da sonradan pişman olacağımız sonuçlar doğuruveriyor.
Büyük Türk şairi Necip Fazıl Kısakürek der ki, “Sonunda ‘eyvah’ diyeceğin şeylere, başında ‘eyvallah’ deme!”… Dünyaca ünlü Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi romanların yazarı Tolstoy ise tersini söylüyor: “Hayatta unutamayacağınız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarınızdır.”.. Buyrun, karar verin şimdi?.. İnsan pişman olacağı şeyi yapmamalı mı, yapmak istediğini yapıp pişmanlığı göze mi almalı?..
İşte bu ikilem doğu-batı kültürleri arasındaki farkı gösteriyor bir bakıma… Doğu felsefeleri “ayıp, günah, yanlış, elalem ne der” gibi kavramları esas alır. Bu yüzden ya yapılan şey gizlidir, ya da yapan kişinin yaptığını sorgulaması yerine, toplumun sorgulaması üzerine kurgulanır. Daha açık bir ifadeyle yaptığınız şey yanlış olabilir, yeter ki başkaları duymasın, görmesin.
Batı felsefesi ise daha özgürlükçü, daha bireycidir. Kişi yaptığı davranışların hesabını yalnız kendine verir; doğruluğunu ve yanlışlığını da kendi içinde tartar. Bu yüzden Batı’lı hayatlar daha eylemli, daha cesaretlidir. Nitekim yine ünlü düşünür Oscar Wilde, “Kimse geçmişini geri satın alabilecek kadar zengin değildir” sözünde, hayat sizin hayatınız, doya doya yaşayın, bir daha bu fırsat ele geçmez, demek istiyor.
İnsan yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla sürekli kendini sorgulayan biri… Verdiği bir kararın sonuçları bugün için iyi görünebilir, yarın büyük sorunlar doğurabilir. Ya da tam tersi olabilir. İşte bu yüzden bizde bir söz vardır ya hani, “her şeyin hayırlısı” deriz; “hayırlıysa olsun” diye aralık bir kapı bırakırız…
Hepimizin yaşadığı hayat aslında verdiği doğru ve yanlış kararların toplamından ibarettir ve hepimiz seçimlerimizin sonuçlarını yaşarız. Eğer çocukken okulu kırmasaydık, eğer öğretmenlerimizin sözünü dinleseydik, eğer başarılı bir çocuk olsaydık bugün hayatımız farklı olabilirdi. Ya da, eğer “okuyacağım” diye ticarete sırt çevirmeseydik, eğer çocukluğumuzda hava kararıncaya kadar yağmur-çamur demeden peşinden koştuğumuz futbol sevgimizi devam ettirseydik, bugün belki de Beşiktaş’ın yıldızları arasına girerdik… O kızı bırakmasaydık, o erkeğe hayır demeseydik, o iş teklifini kabul etseydik, o evin kaporasını erken verseydik, o sözü söylemeseydik…. Herkesin başka türlü pişmanlığı var. Birinin pişmanlığı çok can yakıcı… “Seni kırıdığım için değil; ne olursa olsun gitmene izin verdiğim için kendimi affedemiyorum” diyor… Birisinin pişmanlığı ise geçmişi.. “Annemin ‘kirli neyin var?’ sorusuna üzülerek ‘geçmişim’ diyemiyorum” demiş… Bir başkası da “En büyük pişmanlık, sevdiğin birine son kez ‘seni seviyorum’ diyememiş olmaktır”… Çünkü sevgiliyi çabuk kaybediyoruz, pişmanlığı çok uzun sürüyor.
İnsanı verdiğine/vereceğine, sevdiğine/seveceğine, geldiğine/geleceğine pişman eden kararlar, çoğu zaman kendi hayatına zarar verir ya… Bir de başkalarına zarar veren, hem de öyle böyle değil, katliamlara, soykırımlara, savaşlara yol açan kararlar vardır. Acaba diyorum Neron, Roma’yı yaktığı için pişman olmuş mudur? Ya da Hitler, bir dünya savaşına yol açan hırsından dolayı pişmanlık duymuş mudur?.. Patlatılan her dinamit, ateşlenen her fitil, Alfred Nobel’in burnundan fitil fitil geliyor mudur?.. Vicdanları rahat mıdır?.. Onlar pişman olmuş mudur, olmamış mıdır bilemeyiz, ama onların yaptıklarından hala ders almayanlar olduğu belli ki, hergün dünyanın bir yerlerine hala bombalar yağmakta, çocuklar, kadınlar, gençler öldürülmekte. Ve ne yazık ki, İmam-ı Gazali’nin dediği gibi, “Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyor.”
Ünlü Fransız yazar ve ahlakçısı Jean de La Bruyere diyor ki, “Günde bir kez kocasını evlendiğine/evleneceğine pişman etmeyen kadın azdır”… Çünkü inanınız ki, bir erkeğin gözlerinde gördüğünüz pişmanlık, okuyacağınız en gerçek hikayedir.
Alın size yüzlerce pişmanlık dolu hayatlar!.. Bazen giden pişmanlık duyar, bazen gidemeyen… Bazen kalan pişmandır, bazen gitmesine izin veren.. “Şimdi başımı kendi omzuma koyup gidiyorsam yenildiğimden değil, yanıldığımdandır” diyor bir başkası da… O yüzden, hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin.
“Tek pişmanlığım, kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktı” dersin bazen de… Çünkü sustuğun hiç bir cümleden, konuştuğun kadar pişman olmazsın.
Sözün özünü William Shakespeare söylemiş sevgili dostlar: “Çok geç pişman olanın vay haline”…
Gerçekten de öyle. Çok geç pişman olanın vay haline!..
Söylediğiniz kötü bir söz, verdiğiniz adaletsiz bir karar, yaptığınız yanlış bir seçim, söyleyemediğiniz güzel bir söz, itiraf edemediğiniz bir gerçek, veremediğiniz bir hediye, tutamadığınız bir söz için… Telafisi hala mümkün olanlar için bir hamle yapın, içinizdeki “keşke”leri yok edin.
Hadi, gecikmeden!.. Çok geç olmadan!.. Kendi kendinizi yiyip bitirmeden!.. Henüz, daha “yapabilme” gücünüz varken…

Saygılarımla.

Nejat Gümüş
İstanbul, 9 Eylül 2013

Kiltaş 'ın online kataloğunu incelemek ister misiniz ?

KİLTAŞ REFRAKTER MALZEME SAN. A.Ş.

Tel : 444 3 012 Tel : +90 212 332 30 20 Fax : +90 212 332 08 15
Fevzipaşa Mahallesi Yürek Sokak No:10 Değirmenköy/Silivri/İSTANBUL

KİLTAŞ Refrakter Malzeme San. A.Ş. 
Copyright 2020 Her Hakkı Saklıdır.