Herkesin bir kimsesi vardır; bir de kimsesizliği…

Kimsesizliğimi buldum bir köşe başında, duvar dibinde. Yanına gittim, diz çöktüm onun gibi… Yanakları ıslaktı. “Nerelerdesin?” diye sordum, sitem dolu. “Birbirimizden başka kimsemiz olmadığını bilmiyor musun?” dedim. Başını kaldırdı, elinin tersiyle gözlerini sildi. “Biz birbirimizin kimsesi değiliz, kimsesizliğiyiz,” dedi… Gözümden bir damla düştü, dizlerimizin dibine.
Kimsesizlik, Kemalettin Tuğcu romanlarının çocukları gibidir önceleri… Babasızlıktır çoğunlukla. Annenin içini kaplayan hüznünün dışa vuran sessizliğidir biraz da… Geçinebilmektir zorla. Zorluklara göğüs gerebilmektir… İdare edebilmektir hayatı. İdare lambasının kısık ışığında yaşamak gibidir… El yordamıyla bulmaktır nesneleri. Zaten sahip olunanlar az olduğu için onları bulmak değil, en çok başkalarının görmemesidir sorun olan… Gösterilemiyordur, fark edilemiyordur, görmüyorlardır… Yok sayıyorlardır. Yoktur!.. Yoksundur.
Yoksuldur.
Karacaoğlan’ın dediği gibi “bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm” vardır ağır gelen… Maddi yoksulluğa alışılır da, yokluğuna alışmak kolay değildir sevdiklerinin… Öksüz olmak, yetim olmak zordur. Kapı önünde saçlarını okşayan bir el yoktur… Yok olanlarla var olmaya çalışmak zordur. Zordur, ama yaşama isteği daha ağır basar; acıyan yerlere tuz basılır, yüreğin sesini kısarak hayata tutunulur.
Ve tutturulur gurbetin yolu, ağızda acı bir türkü ile…
Büyümek dedikleri, azalarak yola devam etmektir bir bakıma… Her parçanı bir yerde bırakarak; yüreğini nasırlaştırarak asılmaktır küreklere. Bitkin düşene kadar çekmektir kahrı… Başarı ile yenilginin iç içe, koyun koyuna uyuduğu bir büyük bilinmezliktir iş hayatı. İşi öğrenmek kadar, işin iç yüzünü de öğrenmektir bir bakıma… Katılaşmaktır bir ölçüde de… Dış dünyaya güvenmemektir. Kendinizden başka kimseniz olmadığını düşünmektir. Yani, kimsesizliktir!..
Kimsesizlik, yalnızlık değil; sahip olmamaktır kimseye… Belki de ait olmaktır birine. Paylaşamamak kimsesizliktir. Hissetmemek kimsesizlik değildir. Hissedememek kimsesizliktir.
Garip bir histir bu. Ara sıra gelir konar böyle üzerinize üzerinize. Anne, baba, arkadaş tamamdır da, hani hep o küçüklükten beri varlığına inandığınız insan vardır ya. Onun yokluğudur bu kimsesizlik hissini yaratan. Uzun uzun konuşabileceğiniz, uzun uzun dinleyebileceğiniz ya da sadece bakıp seyredeceğiniz birinin varlığı. Ruh eşi midir bu, nedir bilinmez… Kırmayacağınız, incitmeyeceğiniz, her şeyinizi gönül rahatlığıyla ortaya dökeceğiniz, aynı hayatı yaşamaktan bıkıp usanmayacağım biri olmalı bu… Çıkıp geldiğinde beraberinde birçok şeye şekil verecek güçte biri. Belki daha güzel olmayacak ama bir şeyler değişecek. Değişen ne olur bilinmez. Mekan mı, hissettikleriniz mi, yoksa tamamen benliğiniz mi, ama bir şeyler değişmelidir. Sıkılırsınız bu kimsesizlik halinden. Konuşamamak, dertleşememek, kafanızı koyacak bir omuz aradığınızda her daim boşluğa düşmek… Zordur bunlar… Planlarına kimseyi dahil edememek, keyif aldığınız şeylere katılacak birini bulamamak… “Çok mu zor bunlar” ya da “hak etmiyor muyum” diye düşünürsünüz.
Çokken az olmaktır. Bilmediklerini özlemektir. Duygusal enginliğin duyusal hapsidir kimsesizlik… Adi bir düşmandır. Göz alıcıdır. “Korkum kimseden değil, kimsesizlikten” bile dedirtebilir insana. Kişiliksizdir. Halistir!
Kilitli bir kütüphanede durmadan tozlanan, hiç okunmamış bir kitap gibi uzun ve sıkıcı olmak, işin kötüsü merak da edilmemektir kimsesizlik…
Şehirlidir kimsesizlik… Büyüyen kentte küçülen her insanın hikayesidir. Maskeli ilişkilerin, benmerkezli hayatın yarattığı dev bir yalnızlıktır, içedönük rüyalar gören insanların dünyasında…
Ve öyle bir özlem ki kimsesizlik, Cahit Kulebi’nin dizelerinde sözün bittiği bir yerdedir:
“Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın
Kulaklarım komşuların ayak sesinde
Varsın gene bir yudum su veren olmasın
Başucumda biri bana “su yok” desin de”

Yaşınız beş ya da elli beş; baba ya da çocuk, artık her kimseniz… Kimseyi kimsesiz bırakmayın, kimsesiz kalmayın!.

Saygılarımla…

Nejat Gümüş

Kiltaş 'ın online kataloğunu incelemek ister misiniz ?

KİLTAŞ REFRAKTER MALZEME SAN. A.Ş.

Tel : 444 3 012 Tel : +90 212 332 30 20 Fax : +90 212 332 08 15
Fevzipaşa Mahallesi Yürek Sokak No:10 Değirmenköy/Silivri/İSTANBUL

KİLTAŞ Refrakter Malzeme San. A.Ş. 
Copyright 2020 Her Hakkı Saklıdır.